Pulmoner Hipertansiyon Nedir?
Pulmoner"; akciğere ait, "hipertansiyon" ise yüksek kan basıncı demektir. Normalde hipertansiyon denince aort ve dallarındaki basıncın artması anlaşılır ve aslında bunun tam adı " hipertansiyon"dur. Günlük konuşmalarda, tansiyon veya hipertansiyon denince kastedilen aslında kol atardamarlarındaki (dolayısı ile aorttaki yani büyük dolaşım'daki) basıncın artmasıdır yani hipertansiyondur.
Bir de, vücudumuzda dokularda kullanılmış oksijenden fakir kanı, oksijenlendirmek üzere akciğerlere getiren dolaşım sistemi vardır buna küçük dolaşım denir. İşte akciğerlere giden damardaki (pulmoner arter) basıncın artmasına ise pulmoner hipertansiyon veya kısaltma şeklinde PHT diyoruz.
Bu duruma yol açan birçok neden vardır. Örnek olarak, akciğerin kan damarları (pulmoner arteriyoller) daralmış olabilir. Ayrıca bu durum, kanın akciğerlerde göllenmesine neden olan kalbin sol tarafına ait bir hastalık nedeniyle de ortaya çıkabilir.
Pulmoner hipertansiyon pulmoner atardamarlardaki kan basıncını ölçerek teşhis edilir. Normal koşullar altında, istirahat halinde akciğer atardamar büyük basıncı yaklaşık 10 - 15 mmHg civarındadır. Pulmoner hipertansiyon, büyük (sistolik) kan basıncının istirahatte 25 mmHg, veya egzersiz sırasında 30 mmHg den büyük akciğer atardamar basıncı olarak tanımlanır
Pulmoner Hipertansiyon Sınıflama
Altta yatan nedene göre sınıflandırma yapılır:
Birincil (primer) pulmoner hipertansiyon:
Bilinen bir nedenin olmadığı pulmoner hipertansiyondur. PPH nadir görülmesine rağmen, yıllık olarak 500 ila 1000 arası yeni vaka teşhis edilmektedir. Bu hastalık her yaştaki kadın, erkek ve çocukta görülebilir. Ancak en sık olarak 20-40 yaş arası kadınlarda görülür.
İkincil (sekonder) pulmoner hipertansiyon:
Burada pulmoner hipertansiyona yol açan tanımlanabilir bir neden vardır. Yüksek kan basıncının altta yatan diğer bir durum nedeniyle ortaya çıktığı ikincil (sekonder) pulmoner hipertansiyon ise çok daha yaygındır nedenleri şunlardır:
Akciğer hastalıkları: Kronik bronşit (KOAH), amfizem ve astım gibi akciğer hastalıkları neden olarak karşımıza gelebilir. KOAH yetişkinlerdeki SPH’un en sık nedenidir.
Uyku apnesi (uykuda solunum durması):
Bu hastalarda uyku sırasında kısa süreli solunum durmaları olur. Bunun sonucunda oksijenlenme bozulur. Eğer tedavi edilmezse pulmoner hipertansiyona yol açabilir. Ayrıca bu durum kalp damar hastalık riskini de artırmaktadır.
Kalp hastalıkları:
ASD, VSD gibi doğumsal kalp hastalıkları, mitral darlık gibi kapak hastalıkları, kalbin sol karıncığının iyi kasılmaması veya kalp kası hastalıkları (kardiyomiyopatiler) da pulmoner hipertansiyona yol açabilir.
Bağ dokusu hastalıkları:
Bu bozukluklar vücudun ana yapısını oluşturan bağ dokusundaki anormalliklerle karakterizedir. Bu tür hastalıklara örnek olarak skleroderma ve romatoid artrit verilebilir.
Solunum kaslarını etkileyen ve böylece akciğerlerin oksijen çekme yeteneğini azaltan hastalıklar (nöromüsküler hastalıklar:
Bu tür hastalıklara örnek olarak poliyomyelit, myastenia gravis ve amiyotrofik lateral skleroz verilebilir.
Pulmoner emboli:
Akciğerdeki bir kan damarını tıkayan kan pıhtısı sebep olabilir.
Pulmoner Hipertansiyon Olası Şikayetler
Akciğer atardamar basıncı yükseldiği zaman, kalbin sağ tarafı, daralmış akciğer atardamarlardan akciğerlere doğru kanı pompalamak için daha çok zorlanacaktır. Sonunda bu sürekli zorlanma kalbin sağ tarafının büyümesine ve zayıflamasına neden olabilir. Tedavi edilmemiş pulmoner hipertansiyon, triküspid kapak yetmezliğine (kalbin sağ tarafındaki kulakçık ve karıncık arasındaki kapağın geri sızdırmasına) ve sağ kalp yetmezliğine neden olabilir.
Hipertansiyonda olduğu gibi, pulmoner hipertansiyonun da erken evrelerinde şikayetler yoktur. Ayrıca, pulmoner hipertansiyonun belirtileri, sıklıkla hastalığa yol açan altta yatan durum tarafından gizlenmiştir ve belirtiler hastadan hastaya değişme eğilimi göstermektedir.
Görülebilen bulgular:
Yorgunluk ve güçsüzlük
Baş dönmesi
Bayılma (senkop)
Nefes darlığı
Ayak bileğinde şişlik (ödem)
İeri ve dudaklarda mavi renk değişikliği (siyanoz)
Göğüs ağrısı
Öksürük (bazen kanlı)
Dolgun boyun toplardamarlar
Büyümüş karaciğer
Şişkin karın
Pulmoner hipertansiyon ile en çok doğrudan ilişkili olan belirti ve şikayetler; yorgunluk, egzersiz sonrası nefessiz kalma, egzersiz sonrası göğüs ağrısı ve bayılmadır.
Pulmoner Hipertansiyon Tanı
Doktor, hasta ile konuştuktan ve muayenesini yaptıktan sonra pulmoner hipertansiyon teşhisini koymada en önemli tetkik ekokardiyografi dediğimiz kalp ultrasonudur. Ekokardiyografi ile akciğer atardamar basıncı ölçülüp
kalbin sağ yapıları ve kalpten kaynaklanabilecek nedenler bakılır.
Ekokardiyografide neden olabilecek bir kalp hastalığı yok iken akciğer atardamar basıncı (tıp dilinde PAB) 40 mmHg'nın üstünde ise yardımcı bir takım testler istenebilir.
Bunlar arasında:
Göğüs röntgeni: Bu görüntüleme testi doktora kalp ve akciğerlerin genel şekil, büyüklük ve yapısını inceleme imkânı tanır.
Akciğer fonksiyon testi: Akciğerlerin ne kadar iyi iş gördüğünü değerlendiren ve ölçen özel bir cihaza (spirometre) hastanın üflemesiyle gerçekleştirilen ağrısız bir testtir.
Atardamar kan gazı çalışması: Atardamardan alınan kanda oksijen tayini yapılır.
Sağ Kalp Anjiografi: Kalbin sağ karıncığa ve buradan akciğer atardamara kateter denilen ince borunun ilerletilmesi işlemidir. Böylece buralardaki kan akımı ve kan basıncının tam bir ölçümü elde edilebilir.
Akciğer perfüzyon sintigrafisi (taraması): Akciğerlerdeki kan akımı dağılımını göstermek için kullanılan bir testtir. Bu test ayrıca akciğerlerdeki herhangi bir büyük kan pıhtısını da tespit eder.
Akciğer Anjiyografisi: Akciğerlerdeki dolaşımı ölçmeye ve akciğerlerdeki pıhtıları x-ışınlarında görüntülemek için kullanılan bir testtir. İnce bir kateter akciğer atardamara yerleştirilir ve içinden iyotlu bir boya enjekte edilir, böylece damarlar görünür hale getirilerek filmi çekilir.